top of page

Elektronik Paranın Güzelliği

Hal Finney - 16.03.1994


Aklıma dijital paranın bir koleksiyon parçası olabileceği fikri geldi. Kâğıt paralar da madenî paralar gibi yaygın olarak koleksiyonu yapılan şeylerdir. Kütüphanede eski Amerikan kâğıt paraları üzerine bir kitap bulmuştum ve eski banknotların çoğu şaşırtıcı derecede güzel görünüyordu. İlginçtir ki, eski paralar hâlâ yasal ödeme aracıdır, dolayısıyla topladığınız kâğıt paraların değerini belirleyen bir dayanak vardır.

 

1861 yılına kadar ABD kâğıt para basmıyordu, sadece madenî para basıyordu. O günlerde kâğıt para özel bankalar tarafından (genellikle eyalet tüzükleri ve imtiyazları ile) ihraç ediliyordu. Bu kâğıt para, bankanın sahip olduğu dolar cinsinden madenî paralarla destekleniyordu. Ne var ki, kapitalizm dinamik bir sistemdir ve o günlerde banka iflasları da günümüzdeki şirket iflasları kadar sıradandı. Bu gerçekleştiğinde, bankanın banknotları değersiz hâle geliyordu. Banknot basan binlerce farklı bankanın varlığı nedeniyle de kalpazanlık büyük bir sorun teşkil ediyordu. Dijital paranın o eski günlere benzer bir elektronik sisteme yol açabileceğini düşünmek ise hayli ilginç olabilir.

 

Dijital para koleksiyonu yapmanın bazı sorunları var. Koleksiyoncular genellikle güzel, ilginç ve nadir bulunan nesnelere ilgi duyarlar. Dijital para bir hayli ilginçtir, ancak güzelliği oldukça soyuttur. Nadirliği değerlendirmek de zordur; her bir banknotun benzersiz bir seri numarası vardır ve kendi değerindeki diğer banknotlarla ortak noktası bağlı oldukları banka anahtarı ve üstel değerdir. Tedavüle girmemiş banknotlar kâğıt dünyasında genellikle diğerlerinden daha değerlidir; dijital banknotlarda “tedavüle girip girmediğini” anlamanın tek yolu bankanın kullanılmış banknotlar veri tabanına erişerek banknotun hiç yatırılmadığını doğrulamaktır.

 

Nadirlik bankanın anahtarı ve üstel değeri ile belirlenebilir. Magic Money sisteminde, bankanın (banknot veri tabanının boyutunun çok büyümesini önlemek adına) aynı değerdeki banknotları temsil etmek üzere periyodik olarak başka bir üstel değer setine geçmesi için bir provizyon bulunmaktadır. Eğer bankalar bunu düzenli aralıklarla yaparlarsa, o zaman özellikle ilk ihraçlar nispeten nadir olacaktır. Hatta erken dönem bir banknotun noter onaylı (ya da dijital olarak zaman damgalı) olması ve böylece daha sonraki yıllarda değerinin kanıtlanması bile mümkün olabilir.

 

Güzellik ile uğraşmak ise daha zordur. Açık konuşmak gerekirse, dijital para görünmezdir, yalnızca RAM çiplerinde veya bir diskte bulunan bir bilgi deseninden oluşur. Yine de parayı temsil eden sayıların çıktısı alınabilir ve bu temsil belki bir miktar güzelliğe sahip olabilir. Ne yazık ki, bana göre birkaç satırlık rastgele hex rakamları güzel sayılmaz.

 

Dijital paradaki bilgileri daha estetik olabilecek başka bir şekilde görüntülemek için bazı fikirler üzerinde çalışıyorum. Ekranın bir nevi sadece doğru şekilde imzalanmış nakit paralar için çalışması, sahte paralar içinse güzel bir şey göstermemesi iyi olurdu. Benim genel fikrim, her bir banknotun “parmak izini”, yani o banknota özgü olan ve bir tür güzelliğe sahip olan bir şeyi görüntülemesi yönündedir.

 

Üzerinde çalıştığım fikirlerden biri, dijital paraya dayalı bir bit desenine sahip 1 boyutlu bir hücresel otomatın tohumunu yerleştirmek üzerineydi. Bu tohum daha sonra CA [Certificate Authority; Sertifika Otoritesi] algoritması tarafından işlenerek her satırın bir önceki satırın bir fonksiyonu olduğu bir desen üretilecek. Benim düşüncem CA’yı ekranın üstünden ve altından, paraya uygulanan ve paranın doğrulanması durumunda (bir yandan sayıyı uygun üstel değere getirirken, diğer yandan Magic Money durumunda seri numarasının MD5 özet fonksiyonunu uygulayarak) eşit olması gereken iki farklı işlevle çalıştırmaktı. Daha sonra iki tohumla içe doğru çalışırız. Doğru [sahte olmayan] nakit simetrik bir desen üretecektir. İyi CA kuralları seçildiğinde, desenler her banknot için farklı olacak, bazıları diğerlerinden daha güzel olacak ve birçok banknot için göz alıcı fraktal görünümlü desenler ortaya çıkacaktır. “Paranıza bakmak” istediğinizde programı dijital nakit üzerinde çalıştırabilirsiniz. İnsanlar özellikle çekici banknotlar için takas bile yapabilirler.

 

Benzer bir fikir de parayı bazı fraktal algoritmalar için temel olarak kullanmaktır. Birçok fraktal, düzlemin çoğunun düz olması, sadece bir kısmının gerçekten fraktal görünmesi özelliğine sahiptir. Dijital para, üstelleştirildiğinde çoğu biti sabit olan ancak az sayıda değişken biti olan bir sayıya yol açma özelliğine sahiptir. Eğer sabit dijital nakit bitlerini fraktalın ilginç kısımlarına yerleştiren bir eşleme yapsaydık, sahte nakit güzel resimler üretmezken, gerçek nakit güzel bir fraktalın bir kısmını üretirdi. Yine, doğrulama ve güzellik birbirine bağlanmış olurdu.

 

Güzel bir şey üretmeyi umarak ilk fikirle bazı deneyler yapıyorum. Biraz daha düşünerek Magic Money’niz için onun doğal güzelliğini ve nadirliğini ortaya çıkaracak bir görüntüleyici bulmayı umuyorum. Bu, tüm ciddi Digicash koleksiyoncuları için olmazsa olmaz olacaktır.


 

Yazar: Hal Finney Harold Thomas Finney II ya da biz kriptografi ve Bitcoin hayranlarının tanıdığı adıyla Hal Finney 4 Mayıs 1956 yılında, Kaliforniya’nın Coalinga kentinde dünyaya geldi. 1975 yılında Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’ne girmeye hak kazandı ve 1979 yılında mühendislik ve bilgisayar bilimleri bölümünden başarıyla mezun oldu. Kariyerine video oyun endüstrisinde başladı, burada özellikle Atari için geliştirdiği oyunlarla tanındı. Ancak Finney, teknoloji dünyasında asıl ününü kriptografi ve mahremiyet savunuculuğu alanlarında kazandı. 1990’larda Cypherpunk hareketinin aktif bir üyesi olarak, mahremiyeti ve bireysel özgürlükleri savunan projelere katıldı. Cypherpunklar, devlet gözetimi karşısında bireylerin mahremiyetini koruyacak teknolojilerin geliştirilmesi gerektiğine inanıyordu. Finney, bu hareketin bir parçası olarak şifreleme sistemleri üzerine yoğunlaştı ve dijital özgürlüklerin savunulmasında etkin rol oynadı. Kriptografi dünyasında öne çıkışı, Phil Zimmermann tarafından geliştirilen PGP (Pretty Good Privacy) yazılımına katkılarıyla oldu. PGP, e-posta iletişimlerinde güvenliği sağlayan bir şifreleme programıydı ve gizlilik teknolojilerinin geniş kitlelerce kullanılabilir hâle gelmesinde devrim yarattı. Finney, 2011 yılına dek PGP Corporation’da çalışarak PGP’nin ilk versiyonlarından birinin ve daha nice kriptografi teknolojisinin geliştirilmesinde Zimmermann’a yardım etti. Tüm bu yıllar boyunca, hem yazılımın güvenliğini artırdı hem de bu teknolojinin daha erişilebilir olmasını sağladı. Finney’nin kriptografiye olan bu derin ilgisi, dijital para birimlerine yönelmesine vesile oldu. 2004 yılında Reusable Proof of Work, yani Yeniden Kullanılabilir İş Kanıtı (RPoW) sistemini geliştirdi. Bu sistem, Bitcoin’in temel yapı taşı olan Proof of Work (İş Kanıtı) modeline çok benzer bir yapıya sahipti. RPoW, kriptografik iş ispatının tekrar tekrar kullanılmasına olanak tanıyan erken bir prototipti ve Bitcoin’in doğuşuna ilham veren önemli adımlardan biri oldu. Bitcoin’in yaratılmasıyla birlikte Finney, kripto tarihine geçen önemli bir isim oldu. 2008 yılında Satoshi Nakamoto’nun Bitcoin’i duyurmasının ardından Finney, projeye hemen ilgi gösterdi ve Satoshi ile iletişime geçti. 2009’da, Bitcoin yazılımının ilk versiyonunu çalıştırdı ve Satoshi’den Bitcoin ağı üzerinden gönderilen ilk transferi aldı. 10 Bitcoin’lik bu işlem, Bitcoin Blockchain tarihinin başlangıcı olarak kabul edilen önemli bir dönüm noktasıydı. Finney, Nakamoto ile yaptığı bu iş birliği sırasında Bitcoin’in potansiyelini ilk fark edenlerden biriydi ve daha sonra “Bitcoin’in çalışacağını ve büyük bir devrim yapacağını düşünüyorum” diyerek o dönemki görüşlerini dile getirdi. Bitcoin ağının gelişiminde Finney’nin oynadığı rol bununla sınırlı kalmadı. Bitcoin’in yayılması ve teknik altyapısının güçlendirilmesi için yoğun bir şekilde çalıştı. Finney’nin yazılımsal katkıları, ağın güvenliğinin sağlanması ve işleyişinin optimize edilmesine yönelik önemli geliştirmeleri içeriyordu. Ayrıca, Bitcoin’in topluluk tarafından benimsenmesi için de aktif olarak çaba gösterdi. Kripto para birimlerinin geleceğine dair iyimser bir tutum sergileyen Finney, Bitcoin’in bir gün geniş kitlelerce kullanılacağına ve finansal sistemde devrim yaratacağına inanıyordu. Ancak Finney’e 2009 yılının Ekim ayında Amyotrofik Lateral Skleroz (ALS) teşhisi kondu. ALS, sinir hücrelerine, özellikle de motor nöronlara zarar veren ve kasların kontrolünün kaybedilip zamanla ölümcül düzeyde zayıflamasına yol açan bir hastalıktı. Bu teşhisle birlikte fiziksel gücü azalmaya başladı, ancak zihinsel yetenekleri yerinde kaldı ve Bitcoin geliştirmelerine katkı yapmaya devam etti. ALS ile mücadele ederken bile kod yazmayı sürdürmesi, teknoloji ve kripto topluluğunda büyük takdir topladı. Finney, 2013 yılında BitcoinTalk forumunda hastalığıyla ilgili bir yazı paylaştı ve topluluktan büyük destek gördü. Fiziksel olarak güçsüzleşmesine rağmen, teknolojik gelişmelere olan ilgisini hiç kaybetmedi. Tüm yaşama ve üretme gayretiyle neşesine rağmen kaçınılmaz olan gerçekleşti ve 28 Ağustos 2014’te ALS nedeniyle hayatını kaybetti. Ölümünden sonra bedeni, gelecekteki bilimsel gelişmelerle hayata döndürülmeyi umarak Alcor Life Extension Foundation tarafından donduruldu. Bu, Finney’nin bilim ve teknolojiye olan derin inancını ve insanlığın geleceğine dair umutlarını yansıtan bir karardı. Hal Finney, Bitcoin’in erken dönemlerinde yaptığı katkılar, kriptografi alanındaki çalışmaları ve kişisel yaşamındaki disiplin ve azmiyle hem teknoloji hem de kriptografi dünyasında unutulmaz bir figür olarak anılmaktadır. Ölümünden sonra dahi Bitcoin ve kripto topluluğunda etkisi devam eden bir efsane olarak hatırlanır. Kriptografi, mahremiyet ve dijital para birimlerine olan bağlılığı, onu ayrıca finans dünyasında iz bırakan saygın ve önemli isimlerden biri yapmıştır. Hal Finney’nin vefatının ardından sevgili eşi Fran, her Bitcoin Halving (Bitcoin Blok Ödülü Yarılaması) yılında, Bitcoin’i kendi bilgisayarında çalıştırdığı o tarihî gün olan 11 Ocak’ta #RunningBitcoin koşu etkinlikleri düzenleyerek hatırasını ve mirasını canlı tutmaktadır.
Çevirmen: Efe Çini

Editör: Fırat Kaan Aşkın

Bu yazı, NakamotoInstitute.org tarafından arşivlenen “The Beauty of ECash” başlıklı yazının tercümesidir.
156 görüntüleme0 yorum

Comments


bottom of page