top of page

Jordan Peterson’ın Avusturyan İktisat Hakkındaki Düşünceleri

Serbest Piyasalar “Son Derece Âdildir”


Joakim Book - 18.04.2022


Jordan Peterson sol ve müesses nizam elitlerini kızdırma konusunda inanılmaz yeteneklere sahip Kanadalı bir psikolog, öğretim görevlisi ve entelektüeldir. Bu değerli bir özelliktir, ancak Peterson’ın 2010’lu ve 2020’li yıllardaki kültürel ve entelektüel görüşlere sağladığı asıl katkılar, YouTube derslerinde, kitaplarında (özellikle 12 Rules for Life ve yakın tarihli Beyond Order) ve milyonlarca insanı İncil hikayeleri hakkında derin sohbetlere çeken halka açık konferanslarında yatmaktadır. Sözlerinin sayısız insanı etkileyip ilham verdiğini, bugün Batı’da en çok göz ardı edilen ve aşağılanan demografik gruplardan biri olan genç ve beyaz işçi sınıfı erkeklerin hayatını geliştirdiğini söylemek yanlış olmaz.


Avusturya Ekolü ve mali rejimler arasındaki bağlantı apaçık olmasa da ortadadır. Birkaç yıl önce Jonathan Newman, Peterson’ın Maps of Meaning (Anlam Haritaları) adlı ders serisinin, “insan eylemleri hakkında Mises ve Rothbard’ınkine çok benzeyen bir çerçeve sunduğunu” belirtmişti. Jordan Peterson, Ludwig von Mises ve Murray N. Rothbard’ın çalışmalarından alıntıları yan yana koyduğumuzda, bu entelektüellerin öznel değerler, geleceğin belirsizliği ve tercihte bulunma olarak eylemin rolü gibi konuları nasıl gördükleri konusundaki çarpıcı benzerliği fark ediyoruz.


Peterson geçen yıl hem Bob Murphy hem de Saifedean Ammous ile Avusturya Ekolü ve Bitcoin hakkında bilgi edinmek için röportaj yaptı. Bundan önce, sağlam para ve mevcut mali sistem hakkında daha fazla bilgi edinmek için Bitcoin ile özdeşleşmiş dört önemli kişiyle doksan dakikalık bir görüşme yapmıştı. Ammous ile yaptığı görüşmenin ardından Peterson, kendisi için Bitcoin satın aldığını belirtti.


Nisan ayı başlarında, Bitcoin Magazine’in ana şirketi BTC Media tarafından düzenlenen Bitcoin Konferansı’nda Peterson, Tuur Demeester ile neredeyse bir saat süren bir röportaj yaptı ve kapitalizmi ateşli bir şekilde savundu. Peterson’ın, son bir yıl içinde maruz kaldığı Avusturyan düşüncenin çoğunu özümsediği açık.


Piyasalar, Hesaplama ve Varoluşsal Gereklilikler

Peterson kendisini, “serbest piyasayı varoluşsal bir gereklilik olarak gören biri” olarak tanımlıyor.


Piyasalar, bireylerin değerlerini merkezî olmayan bir bütün hâlinde toplayan hesaplama mekanizmasının ta kendisidir. Londra’da ekmek üretiminden kimse sorumlu değildir, ancak bu şehirde canı sandviç isteyen herkes kolayca bir tane alabilir. Bunu mümkün kılan, bir ekonomideki iş adamlarının girişimcilik fonksiyonudur. Girdilerin fiyatları, tüketicilerin ürün için ne kadar ödeyeceklerine dair tahminler ve elde edilebilecek kârın cazibesi doğrultusunda girişimciler, servetlerini ortaya koyarlar. Bu oyunun içinde risk alan iş adamları, başkalarına değer sağlar. Eğer bu başkaları bir işletmenin ürettiklerinin değerini görmezlerse ya da bu değer atıflarını parasal eylemle desteklemezlerse, söz konusu işletme serbest piyasada elenecektir.


Peterson, “Bir şeyi anlamanın en uygun yolu onu denemektir” dedi ve girişimciliğin de tam olarak bu olduğunu belirtti. Bir girişimcinin bir ürünü pazara sunarken yaşadığı sıkıntıları, fiyatlandırma hakkında nasıl düşünülmesi gerektiğini ve tüketicilere sunulan değeri doğrulamak için bir rehber olarak görülen kâr kavramını uzun uzadıya tartıştı. Kapitalizmin etiği, bunu şöyle açıklar:


Serbest piyasa sisteminde özgür iradeleriyle başka bir seçim yapabilecek insanlara değer verdikleri bir şey sunmanız, sonra da bunu sağlamanız ve bu sürecin güvenilir bir şekilde çalışması gerekir. Bunların hepsi etiğe uygundur. Mesela, eğer bu gereklilikleri yerine getirmezsem, adım hızla kötüye çıkacaktır.

Peterson’un bu riskli girişimleri denemek isteyenlere tavsiyesi, “kapitalist girişimlerin etiği konusunda savunmacı olmamalarıdır.”


Saldırıya geçmeli ve özgür insanlarla müşterilere neye değer verdikleri konusunda özgür seçimler yapma hakkı sunduğunuzdan ötürü yaptığınız şeyin son derece etik olduğunu açıkça iddia etmelisiniz. Bunun nesi yanlış?

Bunu, seyirciler onaylayarak ayakta alkışladılar. Bir iş yürütmek etiktir; kapitalizm, türdeşiniz için değer sağlamaya yöneliktir. Doğrusu bunda yanlış olan ne?


Totalitarizme Doğru Meyil

Üçüncü şahıslar başkaları adına değer yargılarında bulunamaz. Avusturya Ekolü, araçların ve amaçların öznel bireysel değerlendirmesine o kadar büyük saygı duymaktadır ki bu, praksiyolojik yapının temel bir aksiyomu olarak kabul edilmektedir.


Peterson, tüketicilerin, bazı yönetici varlıkların çıkarlarına göre hareket etmesini sağlamaya yönelik müdahaleci ve zorlayıcı siyasî önerilere karşı çıkarak bu Avusturya Ekolü’nü benimsemiş görünüyor. Peterson, devlet kurumlarının veya büyük şirketlerin değerlendirmelerinde haklı olabilselerdi davranışlarımızı bu şekilde yönlendirmelerinde bir sakınca olmayacağını kabul ediyor ki buna hemen itiraz ederek asla haklı olamayacaklarını da aktarıyor. Diğer insanlar için değer yargılarında bulunamazsınız:


Serbest piyasa sisteminin temel aksiyomlarından biri, gelecekte ortaya çıkacak ufkunun değerini doğru bir şekilde hesaplamanın tek yolunun, çok sayıda özgür gözlemcinin özgürce yaptıkları seçimlerini örneklemek ve belki de toplamak olduğudur. Prensipte bile bunun yerine geçebilecek hiçbir merkezî planlama yöntemi yoktur.

Bunun aksine tüm ekonomik piyasa sisteminin yaptığı şey,


herkesin yaptığı seçimler dizisini, yeni şeyler ortaya çıktıkça o şeylere değer veren bir mekanizma olarak kullanmaktır. Merkezî planlamacı tipler, bunun üzerinden atlayıp gezegeni kurtarabileceklerini düşünüyorlar diyebiliriz. Bu hesaplama mekanizmasını, bir tür etik ya da prosedürle ilgili algoritmaya tâbi kılabileceklerini düşünürler. Prensipte bile serbest piyasa sisteminin yerine geçebilecek hiçbir merkezî planlama yöntemi yoktur.

Daha da kötüsü, 20. yüzyıla özgü büyük devlet yönetimi ne zaman denenmiş olsa sonuç korkunç olmuştur. Peterson’a göre yirminci yüzyıldan elde edilen kanıtlar,


serbest piyasa mekanizmalarını merkezî planlama etik dogmalarına tâbi kıldığımız anda, ekonomik sistemi zararlı bir şekilde etkilediğimiz, dahası tüm toplumu istikrarsızlaştırdığımız ve totalitarizme doğru meylettirdiğimizdir. Bunu henüz öğrenemedik, çünkü her zaman dünyayı planlayacak kadar zeki olduğunu düşünen yeni bir nesil türüyor.

Etraftaki tüm hevesli merkezî planlamacılara sesleniyorum: Tüm itibar ve referanslarınıza rağmen, dünyayı planlayacak kadar zeki değilsiniz. Bu yüzden lütfen bunu yapmayı kesin.


Peterson’a göre Avusturya Ekolü ekonomistlerini Avusturya Ekolü’nden olmayanlardan ayıran şey, kaotik ve karmaşık bir sistemi kontrol etmenin bir seçenek olmadığını kabul etme alçakgönüllülüğüdür. Her karmaşık sürecin sonunda hata düzeltmeleri, yani niyetlenilmeyen sonuçları olacaktır. Peterson, banka kurtarma paketleri, iş döngüsü ve orman yangınları gibi çeşitli alanlara açıkça atıfta bulunarak daha önemli bir gerçeği işaret ediyor: Avusturyan olmayanlar “bu düzeltmeleri yumuşatabileceklerini düşünüyorlar ve Avusturyanlar düzeltmelerin olabildiğince yerel düzeyde gerçekleşmesine izin vermeniz gerektiğini düşünüyorlar.”


Daha da önemlisi, bu düzeltmelere müdahale etmemeliyiz. İflaslar veya mali krizler nedeniyle acı çekenlere yardıma layık olmadıkları için değil, “düzeltmeleri yumuşatma girişimleriniz aslında onları büyütüp daha da kötüleştireceği’’ için yardım edilmemelidir.”


Jordan Peterson, Avusturya Ekolü yolculuğunda uzun bir yol kat etmiştir.


 

Joakim Book bir yazar ve profesyonel editördür. Glasgow Üniversitesi ve Oxford Üniversitesi’nden ekonomi ve finans tarihi diplomalarına sahiptir ve 2017 yılında Mises Üniversitesi yaz bursiyeri olmuştur. Başlıca araştırma alanları para ekonomisi ve merkez bankaları tarihidir. Twitter hesabından iletişime geçebilirsiniz.

Çevirmen: Deniz Erdoğan

Editör: Fırat Kaan Aşkın

Bu yazı Mises.org sitesinin “Jordan Peterson on Austrian Economics: Free Markets Are ‘Profoundly Equitable’” adlı yazısının çevirisidir.
123 görüntüleme0 yorum

Comentarios


bottom of page