top of page

Bitcoin Özgürlük Demektir

Ross Ulbricht - 25.09.2019

Ross Ulbricht

Satoshi’nin bize Bitcoin’i vermesinden sonraki ilk bir yıl içinde özel bir şey oldu, kimsenin beklemediği ve pek çok kişinin imkânsız olduğunu düşündüğü bir şey. Bitcoin’in o zamanki hâlini, onunla bir şeyler satın almadan önceki, bir mübadele oranı [kur] olmadan önceki, kimse onunla gerçekten neler olacağını bilmeden önceki hâlini hayal etmeye çalışın. Bitcoin para olarak başlamamıştı. Paraya dönüştü ama bunu kendisinden önce gelen hiçbir paraya benzemeden yaptı. Bitcoin’in mümkün kıldığı her şey için, dünyamızı değiştirdiği her yol için, sadece geek’ler ve nerd’lerin bir eğlencesi olduğu o ilk günlerde neler olduğunu tam olarak takdir etmiyoruz ve hatta anlamıyoruz.

İnsan uygarlığının uzun tarihinde Bitcoin’den önce var olan diğer tüm paralar, para olarak kullanılmaları dışında başka nedenlerle de değerliydi. Afrika’daki sığırlar, deniz kabukları, hapishanelerdeki posta pulları ve değerli metallerin hepsi para olarak kullanılmış ve bu parasal örüntüye uymuştur. Bunun tek istisnası bir otorite tarafından para olarak ilan edilen fiat [itibari] paradır, ancak ulusal fiat para birimleri bile bir zamanlar altın gibi önceden değeri olan bir şeyle destekleniyordu.

Bitcoin tüm bunları değiştirdi. Bitcoin’in önceden bir değeri yoktu ve kimse onu kullanmaya zorlanmadı, ancak bir şekilde bir mübadele aracı hâline geldi. Bitcoin’i anlamayan ve pek umursamayan insanlar yine de onu ödeme olarak kabul edebiliyor çünkü başka bir şey karşılığında ödeme yapmak için kullanılabileceğini veya geleneksel paraya dönüştürülebileceğini biliyorlar.

İnsanlar genellikle on bin bitcoin karşılığında alınan o iki pizzadan bahseder ve sonradan bakıldığında, milyonlarca dolar değerine ulaşmış bu öğle yemeğini yiyen adamla dalga geçerler. Ben ise, iki mükemmel pizzayı yalnızca birkaç bitcoin için veren kişiyi daha ilginç buluyorum. Bu kişi, o bit ve baytlarda, insanların blok zinciri olarak adlandırdığı bir şeydeki dijital imzada ne görmüştü? Pizza satıcısını motive eden şey, nakde çeviremeyen ama mutlu bir şekilde biriktiren ilk madencileri de kendine çekmiş olabilir. Bu, binlerce bitcoin dağıtanlara da ilham vermiş olabilir. Her ne olursa olsun, bu yepyeni bir şeydi.

Klasik ekonomi, her iki tarafın da elde ettiklerine verdiklerinden daha fazla değer vermediği sürece mübadelenin gerçekleşmeyeceğini söyler. Peki bu değer nereden gelmektedir? Bitcoin asla ortaya çıkmayabilir ve ilerlemeyebilirdi ama çıktı ve ilerledi. Yeni bir ürünün bile bir değeri vardır ve erken benimseyenler paralarının karşılığını alamayacakları riskini alırlar, ancak yine de mübadeleden kazanç elde etmeyi beklerler.

Öte yandan, Bitcoin’i ilk benimseyenlerin bizim şu anda bildiğimiz şeyleri bilmelerinin hiçbir yolu yoktu. Sahip oldukları tek şey bir hayal, bir inanç ve dijital bir icadı, etkilerini yeni yeni görmeye başladığımız milyarlarca dolarlık bir fenomene dönüştürmeye yetecek kadar bulaşıcı bir coşkuydu.

Size ne olduğunu düşündüğümü söyleyeceğim ama gerçek şu ki kimse bilmiyor. Bitcoin’in bir şekilde yoktan var olması ve önceden bir değeri ya da resmî bir hüküm olmadan para hâline gelmesi sihir gibi bir şey. Ancak Bitcoin bir boşlukta veya hiçten ortaya çıkmadı. Bitcoin, kriptografların uzun yıllardır uğraştığı bir soruna, yani merkezî otoritelere bağlı olmayan, üzerinde sahtecilik ve dolandırıcılık yapılamayan ve güvenilebilen dijital paranın nasıl yaratılacağı sorununa bir çözüm olarak ortaya çıktı.

Bu sorun o kadar uzun süre devam etti ki, bazıları çözümü başkalarına bıraktı ve bunun yerine desentralize [merkeziyetsiz] dijital para bir şekilde ortaya çıkarsa geleceğimizin nasıl olacağını hayal etti. Dünyanın ekonomik gücünün herkes tarafından erişilebilir olduğu, değerin bir tuş dokunuşuyla her yere aktarılabildiği bir gelecek hayal ettiler. Sadece güçlü şifrelemenin matematiğine bağlı bir refah ve özgürlük hayal ettiler.

Bitcoin bu nedenle verimli bir zeminde doğdu ve onu bekleyenler tarafından tanındı. Bu onlar için tarihî bir andı, madencilikten kaynaklanan elektrik faturalarından ya da pizzalardan çok daha önemliydi. Bitcoin’in özgürlük vaadi ve yazgısının cazibesi onun erken döneminde yer alan topluluğa enerji verdi. Bitcoin, kimsenin beklemediği anda hem bilinçli hem de kendiliğinden para olarak kullanılmaya başladı ve böylece artık dünyamız bir daha asla eskisi gibi olmayacak.

Ross'un mektubu 1/4
Ross'un mektubu 2/4
Ross'un mektubu 3/4
Ross'un mektubu 4/4

 

Yazar: Ross Ulbricht Ross William Ulbricht, 27 Mart 1984 tarihinde Austin, Teksas’ta dünyaya geldi. Çocukluğundan itibaren meraklı bir öğrenci olan Ross, fizik ve matematik alanlarında olağanüstü bir yetenek sergiledi. Teksas Üniversitesi’nde fizik alanında lisans eğitimini 2006 yılında tamamladıktan sonra, Pennsylvania Eyalet Üniversitesi’nde malzeme bilimi ve mühendisliği üzerine yüksek lisans eğitimine devam edip kristalogrfi alanında çalışmalar yaptı. Ancak, bu akademik başarıların ötesinde, Ross’un dünyaya bakış açısı ve ideolojik yaklaşımları hayatını tamamen farklı bir yöne sevk edecekti. Ross Ulbricht, üniversite yıllarından itibaren liberteryen düşüncelerle derin bir bağ kurdu. Frédéric Bastiat, Ludwig von Mises ve Murray Rothbard gibi Avusturya İktisat Ekolü’nün öncülerinin yazıları, onun köklü biçimde bireysel özgürlük, devlet müdahalesinin minimuma ve hatta sıfıra indirilmesi ve serbest piyasa ekonomisi ilkelerine inanmasına vesile oldu. Özellikle Rothbard’ın Man, Economy, and State ve For a New Liberty gibi eserleri, Ross’un hayatını şekillendiren temel kaynaklar arasında yer aldı. Ross, bireylerin kendi yaşamları üzerindeki kontrolünün devredilemez olduğuna inanıyor ve zorunlu devlet müdahalesini etik dışı buluyordu. Ross’un felsefi görüşleri, Avusturya İktisat Ekolü’nün piyasanın kendiliğinden bir düzen yaratabileceği öngörüsü ile birebir örtüşüyordu. Mises’in “insan eylemi” nosyonundan esinlenerek, bireylerin kendi çıkarları ve tercihleri doğrultusunda en verimli ekonomik kararları alabileceğine dair derin bir inanca sahipti. Bu, sonunda onu, çok tartışılan bir projeyi hayata geçirmeye yönlendirdi: Silk Road. 2011 yılında Ross Ulbricht, özgür bir piyasa yaratma vizyonuyla “Silk Road” adlı çevrimiçi pazar yerini kurdu. Tor ağı üzerinden erişilebilen bu platform, tamamen anonim (mahremiyet temelli) bir ticaret deneyimi sunmayı amaçlıyordu. “Dread Pirate Roberts” müstear adıyla platformu yöneten Ross, sitenin felsefesini “insanların, özgür bir şekilde başkalarına zarar vermeden ticaret yapabilmesi” prensibine dayandırdı. Bitcoin, merkeziyetsiz ve sansürsüz ödeme sistemi olarak platformun omurgasını oluşturdu. Silk Road’da uyuşturucu gibi yasa dışı ürünlerin yoğun satışı yapılması, platformun felsefesinin önünü gölgeleyen bir unsur oldu. Bununla birlikte, Ross, şiddet, dolandırıcılık ve çocuk istismarı gibi saldırmazlık ilkesinin ihlaline yol açacak zarar verici ürün ve hizmetlerin satışını kesinlikle yasaklamıştı. Ancak, ABD hükümeti bu platformu yasa dışı faaliyetlerin merkezi olarak tanımladı ve 2013 yılında Ross’u tutukladı. Ross Ulbricht, 2015 yılında çıkarıldığı mahkeme tarafından, uyuşturucu kaçakçılığı, kara para aklama ve bilgisayar korsanlığı gibi bir dizi suçtan şartlı tahliye seçeneği olmaksızın iki kez müebbete ek olarak 40 yıl da ağırlaştırılmış hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme sürecinde, Ross’un destekçileri, cezanın orantısızlığına dikkat çekerek “Free Ross” adında bir kampanya başlattı. Kampanya, bireysel özgürlükleri savunan liberteryenler, cypherpunk’lar ve Bitcoin maksimalizmi topluluğu tarafından yoğun destek görmüş ve 600 binden fazla imza toplamıştır. Ross’un mahkumiyeti, birçok liberteryen düşünür tarafından devletin bireyler üzerindeki baskıcı gücünün bir sembolü olarak değerlendirilmiştir. Avusturya İktisat Ekolü perspektifinden bakıldığında, Ross’un Silk Road ile hayata geçirmeye çalıştığı serbest piyasa deneyimi, piyasanın devletten bağımsız işleyebileceği iddiasının en somut örneklerinden biri olarak yorumlanmıştır. 2024 ABD Başkanlık seçimleri döneminde, başkan adayı Donald J. Trump, Ross Ulbricht’in serbest bırakılması gerektiğini söyleyerek, onun af edilmesini bir kampanya vaadi hâline getirdi. 21 Ocak 2025 tarihinde, başkanlık makamındaki Trump, Ross Ulbricht’e tam ve koşulsuz af sağladı. Bu karar, özgürlük hareketleri için bir zafer olarak kutlanırken, devletin büyük müdahalelerinin özgürlükler üzerindeki etkisi konusunda dünyaya önemli bir mesaj verdi. Ross Ulbricht, adına çıkan af kararının ardından, bireysel özgürlükleri ve merkeziyetsiz ekonomiyi savunmaya devam edeceğini açıkladı. Onun hikâyesi, anarko-kapitalistlerin ve Bitcoin maksimalistlerinin savunduğu dünyanın potansiyelini ve devletin sınırlandırılması gerekliliğini anlatmaya devam ediyor.
Çevirmen: Fırat Kaan Aşkın
Bu yazı, Ross Ulbricht’in Satoshi Nakamoto Institute tarafından “Bitcoin Equals Freedom” başlığıyla yayınlanan mektubunun tercümesidir.
74 görüntüleme0 yorum

Comentários


bottom of page