top of page

Temel İktisada Giriş

Crusoe Economics


Erdi Serdar - 21.06.2022


Ekonomiye, doğru bir mantıkla yaklaştıktan sonra oldukça ilkel bir ekonomik durumdan daha refah bir seviyeye geçmenin nasıl mümkün olabildiğine bakacağız. Önceki yazıyı da dikkate alarak ekonomi tanımı yapmamız artık daha kolay. Ekonomi, doğada alternatifleri de bulunan kıt malların, en acil (en çok tercih edilen) talepler için tahsis edilmesidir. Bir bölgedeki ekonominin nasıl geliştiğini anlamak için hayalî bir adamız ve insanlarımız olacak. Hikâyedeki bazı unsurlar, meselenin temel mantığını daha rahat kavramak adına basitleştirilecek. Her bir gelişmeyle beraber iktisadî terimleri de öğreneceğiz ve yavaş yavaş modern karmaşık ekonomiyi anlayabilir hâle geleceğiz.


Mevcut İlkel Ekonomik Durum: Emek

Ali, Ahmet ve Mehmet ıssız bir adada yaşar. Adanın ekonomisi tek bir üründen oluşur: Balık. Adanın çevresindeki sığ sularda balık bulmak mümkündür ve bu üç arkadaş her gün saatlerce emek harcayarak çıplak elleriyle balık tutar. Her biri her gün birer balık yakalayıp yiyerek gününü geçirir ve ertesi güne uyanır. Birer adet balık, her birinin bir günü çıkarabilmesine yetecek özelliklere sahiptir. Balığı çıplak elle yakalamak o kadar zahmetlidir ki başka bir şey yapmaya vakit bulamazlar.



Üç arkadaşın lüks barınaklarda yaşaması, çok kaliteli kıyafetler giymesi, çok lezzetli farklı yemekler yemesi, çılgınca eğlenmeleri, kaliteli ve rahat bir eğitim almaları, en üst seviyede sağlık hizmeti almaları mümkün değildir. Çünkü adanın ve üç arkadaşın mevcut durumu buna izin vermez.


Zenginleşmenin İlk Adımları: Yeni Fikir ve Zaman Tercihi

Her gününü aynı şekilde yaşayıp refaha ulaşamamaktan şikâyet eden Ali düşünüp hayal kurmaya başlar. Balığı yakalamak zordur çünkü balık kaygan ve hareketlidir. Çıplak elle balığı tutup kavramak bu yüzden zorsa, bir aletle balığın kaçmasını zorlaştırmak mümkün olabilir mi? Ali’nin aklına bir ağ yapma fikri gelir. Bir ağa sahip olursa balıkları o ağın içine alıp yakalaması daha kolay olabilir. Böylece aynı refahı elde edebilmek için çok daha az çaba harcayacaktır.



Ahmet ve Mehmet, ağaç kabuklarından ip yapmaya başlayan Ali’nin balık yakalamaya çalışmadığını görünce şaşırır. Ali, balık tutmaya gitmeyerek kendi hayatını tehlikeye atmaktadır; çünkü yakalayıp yiyebildikleri tek gıda balıktır. Ahmet ve Mehmet o gün de balık yakalayıp yedikleri için rahat ve toktur, Ali aç ve yorgundur. Günün sonunda Ali, bir ağ yapmayı becerir.


Sermaye malı: Direkt olarak tüketmeye değil, gelecekte daha fazla üretmeye yarayan mal.

Az tüketim (tasarruf) ve risk alma sayesinde Ali artık bir sermaye malına sahiptir. Ürettiği ağ ile günde birden fazla balık yakalama ihtimali artmıştır.


Ağın işe yarayıp yaramayacağı henüz belli değil. İpler veya sopa sağlam olmayabilir. Ali’nin ağ ile balık tutma yeteneği de olmayabilir. Deneyip görmesi gerekecek.


Ali suya girer ve yeni aletiyle beceriksiz bir şekilde bir şeyler yapmaya çalışır. Bir süre sonra işi kavrar bir adet balık yakalar. Bir saat sonra ikinci balığını da yakalamıştır.



Ali, az tüketerek (tasarruf yaparak) ve risk alarak üretmiş olduğu alet sayesinde artık eskisinden daha az çaba harcayarak eskisinin iki katı kadar balık yakalamıştır. Ali’nin ekonomisi ikiye katlanmıştır. Ahmet ve Mehmet çıplak elleriyle birer balık yakalarken, Ali üretmiş olduğu alet sayesinde çok daha kısa sürede daha fazla balık yakalar hâle gelmiştir.


Dikkat edersek Ali’nin hem tüketmeye devam etmesi hem de aynı zamanda alet üretmesi mümkün değildir. Hem Ali’nin hem de adanın mevcut durumu buna izin vermemektedir. İnsan, emeğini hem tüketmeye hem de üretime yöneltmeye (örnekte olduğu gibi alet yapmaya) aynı anda özgüleyemez. Zaman, kıttır. Kıt olan zaman, sadece tek bir seçeneğe özgülenebilir. Ya şu anda balık tutma eylemi tercih edilecektir ya da gelecek zamanda daha fazla balığı elde etmeyi umarak şu anda bir sermaye malı üretilecektir.


Ali, tüketimini azaltmıştır ve bu durum onu kısa bir süre zorlayacaktır. Ancak Ali’nin durumu bu sayede gelecekte daha iyi olacaktır. Ali’nin eylemi yatırımdır.


Zaman tercihi (time preference), aynı malın daha yakın gelecekteki x miktarıyla daha uzak gelecekteki y miktarı arasında seçim yapmaktır.


Normal şartlarda insan bir malı uzak gelecekte değil, daha yakın gelecekte elde etmeyi tercih eder. Örneğin; Ahmet şu andaki bir adet balık ile ertesi günkü bir adet balık arasında tercih yapmak zorunda kalsa daha yakın zamanı tercih edecektir. Demek ki insanın normal ilkel şartlarda zaman tercihi yüksektir.


Şu anda bir adet balık ile ertesi günkü dört adet balık arasında seçim yapmak zorunda kalan Mehmet’in tercihi ne olabilir? Bu cezbedici ihtimalde Mehmet yarınki 4 balığı tercih edebilir. Ancak bunun için yukarıda anlattığım şekilde az tüketmesi ve risk alması gerekecektir. Daha da önemlisi, şimdiki zamana özgüleyebileceği kaynakları gelecekteki kullanımı için özgülemesi gerekir. Bu durum, insanın zaman tercihinin düşük olduğunu gösterir.


Not: Zaman tercihini anlamak, faiz kavramını anlamanın ön koşuludur. Sonraki yazılarda para, faiz ve iş döngüsünü (boom-bust cycle, trade cycle, business cycle) incelerken zaman tercihinden faydalanacağız.


Refahın Paylaşımı: Herkes Nasıl Zenginleşecek?

Girişimci Ali’nin parlak bir geleceği var gibi görünüyor. Ancak Ahmet ve Mehmet ne olacak? Ali’nin yapmış olduğu eylemler adada bir eşitsizlik yaratmadı mı? Ali, diğer iki arkadaşına zarar vermiş mi oldu? Böyle giderse iki arkadaşı daha kötü duruma mı düşecek? Yoksa Ali’nin daha fazla zenginleşmek istemesi, iki arkadaşının da zenginleşmesine mi yol açacak?


Ali’nin ağ ile kısa bir süre balık tutup kalan boş zamanında başka şeyler yaptığını fark eden Ahmet ve Mehmet, Ali’den ağı kendileriyle paylaşmasını ister. Ali başka şeyler yaparken ağ boşta durmaktadır. Paylaşmamak açgözlülük değil midir?


Az tüketerek aldığı riski düşünen Ali, endişeye kapılır. Bulduğu fikir ve yaptığı fedakârlık sayesinde ürettiği balık ağını Ahmet ve Mehmet kırarsa ne olacaktır? Alıp da geri vermezlerse ne olacaktır? Ali’nin kafasındaki bütün refah planları böylece suya düşebilir. İkisine de kendi ağlarını kendilerinin yapmasını önerir. Ahmet ve Mehmet ağ yapmayı becerememekten korkarlar, çünkü aldıkları risk sonucunda başarısız olabilir ve aç kalabilirler.



Ahmet ve Mehmet’in aklına bir fikir gelir. Ali’nin ödünç vereceği her balık karşılığında daha sonra Ali’ye bir adet balığı geri vermeyi teklif ederler. Ali bu fikri de şüpheyle karşılar. Kendi üretkenliği ve girişimciliği sayesinde yakaladığı balıkları arkadaşlarına verirse onların tatil yapmayacağını nereden bilebilir? Belki de başarısız olacaklar. Ali’nin birikimleri bir hiç uğruna yok olabilir. Şu anda bir adet balığı ödünç verip daha sonra yine bir adet balığı geri alma ihtimali, Ali’yi doğal olarak cezbetmez. Ahmet ve Mehmet’in talebi, Ali’nin hiçbir şekilde çıkarına fayda sağlamayacak bir risk almasıdır ve bunun makul bir talep olmadığını fark ederler.


Finansal Bir Fikir Doğuyor

Ahmet başka bir fikirle gelir. Ali’den ödünç balık ister ki kendi ağlarını yaparken aç kalmasınlar. Ağı tamamlayıp balık tutmaya başladıktan sonra da Ali’ye iki adet balığı geri verebilirler. Ali için bu %100 kâr demektir. Hiçbir şey yapmadan(!) kâr etme fikri Ali’yi cezbeder ve teklifi değerlendirmeye başlar. Ali, şimdiki zamanda ödünç vererek gelecekte %100 kâr edebilecektir.



Sömürü?

Böyle bir durumda Ali, arkadaşlarını sömürmüş olur mu? Aslında Ali kendisine ait olan balıkları ödünç vermek zorunda değildir:

  1. Balıklarını saklayıp biriktirebilir. Bu durumda zarar etmez ve geleceği için balıkları olur. Ancak ekonomik anlamda büyüyemez, değişemez, gelişemez.

  2. Biriktirdiği balıkları tüketebilir. Böylece fazla tüketmiş olacaktır; ancak birikimleri zamanla eriyip bitecektir.

  3. Ağını ödünç verebilir (kiralayabilir). Boşa çıkardığı vakitlerinde ağ üretmeye devam ederek ağ kiralama şirketi(!) açabilir. Böyle bir şirket açmak için biriktireceği ağlar, balıklar, içecek ve barınacak yer gibi malların tamamı onun sermayesi olacaktır. Ödül ihtimali ve risk vardır.

  4. Balıklarını arkadaşlarına ödünç verip karşılığında iki katı miktarda balığı geri alıp %100 kâr edebilir. Ancak arkadaşları bu sözü yerine getirmezse Ali balıklarını kaybetmiş olacaktır. Ödül ihtimali ve risk vardır.

1 ve 2 numaralı seçeneklerde Ahmet ve Mehmet en baştaki konumlarında devam ediyor olacaktır ve çıplak elleriyle balık yakalamaya ve/veya kendi başlarına ağ üretmeye mecbur kalacaklardır. Ali, dört seçenekten birini veya seçeneklerin bir kombinasyonunu tercih edebilir.


Ali, hangisini seçerse seçsin adanın ekonomisine ve arkadaşlarına zarar veremez. Ödünç vermemesi hâlinde arkadaşlarının durumu mevcut durumlarından daha kötüye gitmez. Ali’nin herhangi bir tercihinin kötü, sömürü şeklinde nitelendirilmesi bu sebeple mümkün değildir.


Fazla kazanma arzusuyla beraber Ali, daha sonra iki katını geri almak şartıyla her iki arkadaşına birer balık ödünç vermeyi tercih eder.



Ödünç verme sayesinde Ahmet ve Mehmet çıplak elle balık yakalamak yerine ağ üretme işlemine girişebilirler. Bunu yaparken de ödünç aldıkları balık sayesinde aç kalmayacak ve yorgun düşmeyecekler. Başarılı olup da sağlam bir ağ üretirlerse artık onlar da çok daha kısa sürede daha fazla balık yakalayıp zenginleşebilirler. Bu sayede anlaşmış oldukları balık sayısını Ali’ye geri vermeleri de zor olmayacaktır. Böylece ilk durumlarına göre daha fazla balık sahibi olacaklar ve Ali’ye ödeyecekleri borçları sayesinde Ali de daha fazla balık sahibi olacaktır. Ödünç verme işlemi, hepsini zenginleştirir.



Sonunda Ahmet ve Mehmet, ödünç aldıkları balığı yiyerek kendileri için ağ üretirler. Ağı kullanarak bir günde dörder adet balık yakalarlar ve bunlardan iki tanesini Ali’ye geri verirler.


Ali, Ahmet ve Mehmet hep beraber zenginleşmiştir. Artık günde birer balıktan çok daha fazla balığa sahipler. Her biri kendi çıkarına hareket ederek adanın ekonomisini eski duruma göre katlayarak artırmışlardır.


Ali, Ahmet ve Mehmet daha fazla tükettikleri için ekonomi büyümemiştir; ekonomi büyüdüğü için hepsi daha fazla tüketebilir hâle gelmiştir. Önce üretmeden daha fazla tüketmek mümkün değildir.



Daha Fazla Refaha Ulaşmak Mümkün mü?

Adanın sakinleri artık sermaye malına (ağ), çok fazla balığa ve boş zamana sahiptir. Boş zamanlarında dilerlerse daha büyük ağlar yapabilirler veya diledikleri herhangi başka bir eyleme girişebilirler. Örneğin kışları daha rahat çıkarabilmek için daha sağlam kıyafetler yapmayı deneyebilirler. Bir kayık inşa ederek denizde daha fazla açılıp araştırma yapabilirler, kayığı eğlence veya dinlenmek için kullanabilirler. Ağaçların yüksek dallarına ulaşabilmek için sopa, merdiven yapmayı deneyebilirler. Korunmak veya avlanmak için mızrak gibi aletler üretebilirler.



Bütün mesele, doğadaki kaynakları dönüştürüp kullanmaları ve bunları birbirleriyle takas etmeleridir. Balık, ağ, kayık, barınak, sopa, mızrak, merdiven… Ne olursa olsun adadaki insanlar ancak bir şeyleri üreterek, bir başkasından alarak veya bir başkasına vererek ekonomilerini geliştirebilirler. Mehmet, üzerinde rahatça yatabileceği yumuşak bir zemin (yatak) talep edebilir. Ahmet daha fazla enerji veren, daha lezzetli gıdaları tüketmeyi talep edebilir. Ya her biri kendi taleplerini kendi başlarına karşılamak için çalışarak doğadaki kaynakları dönüştürecek ya da birinin ürettiğini bir başkası alarak (iş bölümü) ekonomilerini geliştireceklerdir. Girişmiş oldukları ekonomik ilişkileri her biri kendisi açısından değerlendirir. Her birinin her bir eylemi, var olan diğer alternatifler arasından en iyisini seçmeye yöneliktir. Bu en iyi kavramı elbette ki her birinin kafasında subjektif olarak bulunmaktadır.



Ali ödünç vermeyi her zaman reddedebileceği gibi Ahmet ve Mehmet de balığı ödünç aldıktan sonra geri ödeyecekleri balık sayısını fazla buldukları takdirde ödünç almayı reddetme imkânına sahiptir. Ancak hem ödünç alan hem de ödünç veren kişi ayrı ayrı kendi çıkarlarına göre hareket ederse bir işbirliği yapmak mümkün olacaktır. Ödünç işleminin gerçekleşmiş olması, her iki tarafın da gönüllü olarak daha müreffeh bir konuma geçmeyi ve alternatifler arasında kendilerince en iyi olan seçeneği tercih ettiğinin göstergesidir.


Kim bilir, belki de ileride bu takas işlemi çok daha karmaşık hâle gelecektir ve takası kolaylaştıracak bir fikre ulaşarak asla tahmin edemeyecekleri şekilde daha müreffeh bir hayata sahip olabileceklerdir. Para konusunu başka yazıda ayrıntılı inceleyeceğiz.



Sonuç

  1. Zenginlik, göreceli bir kavramdır. Geçmişteki duruma kıyasla daha iyi bir duruma geçmek, zenginleşmektir.

  2. Tasarruf (az tüketim), zenginleşmenin olmazsa olmazıdır. İnsanın elinde var olandan veya elde edebileceğinden daha az tüketmesi, tasarruftur. Kimi zaman biriktirme eylemi olarak karşımıza çıkar.

  3. Tasarruf, zenginleşme için tek başına yeterli değildir. Zenginleşmeye yarayacak olan fikri bulmak ve risk alarak o fikre yatırım yapmak mecburidir. Bunu yapan kişi girişimcidir.

  4. Sermaye (capital), belli bir süreçte elde edilmiş, tüketim talebini direkt olarak şimdiki zamanda karşılamaya değil, gelecekte daha fazla tüketilecek malı üretmeye özgülenmiş her türlü malın toplamıdır.

  5. Sermaye malı (capital good), direkt olarak tüketilemeyen, tüketim malı üretmeye yarayan her türlü alet, cihaz, makine vb. malların ismidir.

  6. Ödünç verme (kredi), hem ödünç veren için hem de ödünç alan için refah yaratan bir faaliyettir. Ödünç veren kişinin ödünç alan aleyhine zenginleşmesi söz konusu değildir; sömürü yoktur. Ödünç verilen miktar ile daha sonra geri ödenen miktar arasında farklılık olması sonucu değiştirmez.

  7. Zaman, ekonominin en önemli unsurlarından biridir ve her türlü eyleme içkindir.

  8. Yüksek zaman tercihi, daha yakın gelecekteki refahın tercih edilmesidir; düşük zaman tercihi daha uzak gelecekteki refahın tercih edilmesidir.

  9. Ödünç veren kişinin zaman tercihi düşük, ödünç alan kişinin zaman tercihi yüksektir. Ödünç veren kişi aynı malın uzak gelecekteki daha fazla miktarını tercih eder; ödünç alan kişi aynı malın yakın gelecekteki daha az miktarını tercih eder.


Bütün bu üretim ilişkileri, işbirliği ve her türlü iktisadî kavram ancak insan eylemi bilimi (praxeology/praksiyoloji) ile bir anlam kazanabilir. Daha müreffeh bir konuma geçmek için kıt alternatifler arasından en uygunu olduğunu düşündüğü aracı seçerek amacına ulaşmaya çalışan insan, ekonominin temelidir. İktisatçıların ve aslında her insanın yapması gereken şey, bu yaklaşımı sistematik bir şekilde her olguya uygulamak ve neler olup bittiğini doğru bir şekilde kavramaktır. Bu yaklaşım aynı zamanda sebep-sonuç ilişkisini doğru kurmaya da yarayacaktır. Crusoe Economics, günümüzdeki karmaşık ekonomiden mantık olarak farksızdır ve bize hayati bilgiler sağlar.


İnsan eylemi bilimi çerçevesinde ekonomiyi anlamaya devam edeceğiz.


 

214 görüntüleme0 yorum

Comments


bottom of page